Aids nedir? Belirtileri nelerdir? Ne zaman belli olur? Teşhisi nasıl koyulur? Aids’in tedavi edilme şansı var mı? Nasıl bulaşır? sorularının cevaplarına içeriğimizde yer verdik.
Birkaç farklı yolla sağlıklı insanlara bulaşan HIV virüsü, AİDS hastalığının temel nedenidir. İnsanın, tüm hastalıklara karşı ayakta durmasını sağlayan bağışıklık sistemini ortadan kaldıran bu virüs, kısa süre sonra hemen her hastalığa boyun eğmenize neden olmaktadır. Kendi başına tüm vücut sistemlerini devre dışı bırakan bu hastalık hemen herkeste görülebilmektedir.
Belirtileri takip edildiğinde erken teşhis fırsatı bulunan AİDS hastalığının geç kalınması durumunda hayati risk söz konusu olmaktadır. Sinsi hastalıklardan biri olarak anılan AİDS, yıllar sonra dışarıya yansımaktadır. Bu nedenle düzenli olarak kan testi yaptırılarak fark edilmesi oldukça önemlidir. 10-15 yıl sonra sizde ortaya çıkmış olan AİDS çoktan çocuklarınıza da bulaşmış olacaktır. Geç kalmamak için devamlı kontrollü olunmalıdır.
İçerik
Türkçeye, Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu olarak çevrilen AİDS hastalığı, HIV virüsünün neden olduğu birkaç yolla bulaşan tehlikeli bir hastalıktır. Yeni bir hastalık olan AIDS, kısa süre önce ortaya çıkmıştır.
Batı ülkeleri arasında hızla yayıldıktan sonra tüm dünyada kendini gösteren hastalık, kolay ve hızlı etki etmektedir. İnsanın var olan tüm virüslere karşı direnmesini sağlayan bağışıklık sistemini devre dışı bırakmaktadır. Dolayısıyla sıradan bir grip ya da nezle dahi hastanın hayatını kaybetmesine neden olabilmektedir.
Birçok nedeni bulunan AİDS, herkeste farklı sebeple görülmektedir. Bir kısım insanda ise neden ortaya çıktığı tespit edilememektedir.
AİDS, çoğunlukla nüfusun kalabalık olduğu yerlerde kendini göstermektedir. Türkiye’ye göz gezdirildiğinde İstanbul ve İzmir listede ilk sırada yer almaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda ülke genelinde 1200-1300 civarında hasta olduğu tespit edilmiştir. Hastaların geneline göz gezdirildiğinde ise AİDS’in erkeklere nazaran bayanlarda daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bunun yanında hastalık teşhisi konulan erkeklerin birçoğunun heteroseksüel ya da homoseksüel olduğu dikkat çekmektedir. Dolayısıyla kalabalık şehirlerde sıklıkla görülen korunmasız cinsel ilişkiler, AİDS hastalığının bu gruplarda daha yaygın görülmesine neden olmaktadır.
İlk kez ABD’de ortaya çıkan AİDS hastalığı, 1985 yılında tespit edilebilmiştir. Daha sonra hızla yayılmış ve hemen her ülkede birçok hastaya ulaşmayı başarmıştır.
AİDS halk arasında cinsel yolla bulaşan hastalık olarak bilinmektedir. Kısmen doğru olan bu bilgi, biraz eksiktir. HIV virüsünün en genel yayılma şekli cinsel ilişkidir. Virüsün iki ayrı türü bulunmaktadır. HIV-1 olarak bilinen türün dünyada cinsel yolla bulaşan en yaygın tür olduğu tespit edilmiştir. HIV-2 virüsü ise daha nadir görülen diğer yollarla bulaşan virüs türüdür.
AİDS hastalığının cinsellik dışında en hızlı yayılma şekli kan yoludur. Kan teması ve organ nakli hastalığın kısa süre içerisinde karşıdaki kişiye taşınmasına neden olmaktadır. Bir diğer bulaşma şekli ise anne ve bebek arasında görülmektedir. Hasta olduğunun farkında olmayan anne, bebeğini emzirdiğinde süt yoluyla çocuğuna HIV virüsü taşımaktadır.
HIV virüsünün kadından erkeğe, erkekten kadına geçtiği bilinmektedir. Erkeklerden kadınlara bulaşma sıklığının daha sık olması uzman doktorlar tarafından araştırılmakta, nedeni tam olarak bilinememektedir. Araştırmalarda dikkat çeken temel unsurlardan bir diğeri ise kadınların erkeklere nazaran tek bir temasla hastalığa daha kolay yakalanabildikleridir. Vajen çeperlerinde bulunan yarıklar kan dolaşım sistemine ulaşımı sağlamaktadır. İlişki esnasında menide bulunan HIV, bu yolla kana karışabilmektedir.
Korunmadan girilen cinsel ilişki HIV virüsü taşıyan kişiler nedeniyle hızla karşıdakine bulaşabilmektedir. Bu sebeple kan testinin yapılması ve cinsel ilişkilerin güvenli yolla sağlanması önemlidir.
HIV virüsü kişinin vücuduna girdikten sonra etkisini hemen gösterebilmektedir. Kişinin bağışıklık sisteminde gözle görülebilecek zayıflamalar ortaya çıkmaktadır. Hemen her hastalığa kolayca kapılan kişi, basit bir rahatsızlığı dahi zor ve uzun sürede atlatır. Özellikle akciğer hastalıkları ve nedeni tespit edilemeyen ateş, AİDS için temel belirtiler arasındadır. Bunların yanında dudaklarda gözlemlenen uçuk ve yaralar, halsizlik, devamlı yorgunluk ve kilo kaybı diğer belirtiler arasında yerini almaktadır. AİDS hastalığı olan kişi, çok fazla terleme sorunu yaşamaktadır. Bilhassa uyku saatlerinde sırılsıklam olarak uyanacaktır.
AİDS hastalığının teşhisinin konulabilmesi, hastanın şanslı olduğunu göstermektedir. Pek çok hasta ne yazık ki belirti göstermeyen AİDS ile geç kalındığında tanışmaktadır.
AİDS hastalığı, halk arasında yanlış bilinen ve hatalı davranışlara neden olunan bir hastalıktır. Bilhassa bulaşma konusunda hastalara yapılan muamele, kişilerin moral ve motivasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. AİDS hastalığı el sıkışmak ya da sarılmakla bulaşmayacaktır. Aynı ortamda nefes alıp vermek, aynı malzemeleri kullanmak herhangi bir sorun teşkil etmeyecektir. Hastalarla ortak banyo ya da kıyafet kullanmak sizin de hasta olmanıza neden olmayacaktır. Yanlış bilinenlerden bir diğeri de ter ve gözyaşıdır. AİDS hastaları, sağlıklı kişilere göre daha fazla terlemektedir ancak onlardan size bulaşan terin sizi hasta etmesi mümkün değildir.
AİDS belirtilerini taşıyan bireyler, zaman kaybetmeden uzman doktora görünmelidir. Belirtiler arasından yalnızca ikisinin benzerlik göstermesi, acele etmeniz için yeterli olacaktır. Bu süreçte doktorunuz şikâyetlerinizi dinleyecek daha sonra ELİSA testi yapacaktır. HIV virüsü tespiti için önemli olan ELİSA testi hastalığa kesin tanı konmasını kolaylaştıracaktır. Bunun yanında anti-HIV testi adı verilen birkaç test uygulaması da söz konusu olacaktır. Bu testlerin sonucuna bağlı olarak doktorunuz bir sonraki adımı atmanıza yardım edecektir.
AİDS tedavisi mümkün olan hastalıklardan biri değildir. Hastaya teşhis konduktan hemen sonra yapılması gereken ilk şey ilaçları temin etmektir. İlaçlar, kişinin daha konforlu bir hayat sürmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda ömrünü uzatmasına da yardımcı olacaktır. Hayat boyu bakım ve ilgi gerektiren AİDS hastalığı, en ufak bir virüse karşı korunmayı mecburi kılmaktadır. Bu nedenle hastanın gözetim altında, steril ortamlarda bulunması özellikle önemlidir.
AİDS hastalığı, ilaçlarının pahalılığı ile tanınmaktadır. Henüz virüsün bulaşmasına engel olacak bir aşı ya da ilaç keşfi yapılamamıştır.
Kişinin yaşam kalitesi AİDS hastalığına yakalanması ve korunması için önemlidir. Bu durumda cinsel hayatı düzensiz olan kişilerin devamlı AİDS testi yaptırması gerekmektedir. Özellikle eşcinseller ve biseksüel erkeklerin bu düzeni aksatmamaları önem taşımaktadır. Bu kişilerin yanı sıra çok partnerli heteroseksüellerin de testlerini yaptırmaları gerekmektedir.
Damar içi uyuşturucu kullanan bireyler, AİDS testlerini asla ihmal etmemelidir. Risk grubunda bulundukları için düzenli kontrol edilmeleri önemlidir. Tüm bu kişiler dışında kan transfüzyonu alan bireyler ve eşleri de testlerini aksatmadan yaptırmalılardır.
AİDS’ten korunmak isteyen kişi her şeyden önce cinsel yaşamında seçici olmaya dikkat etmelidir. Bununla beraber kontrolsüz kan teması ve naklini kabul etmemeli, doktor onayı ile alışveriş yapmalıdır. En az kan nakli kadar organ nakillerinde de dikkatli olmak gerekmektedir.
AİDS virüsü taşıyan annelerden biriyseniz çocuk sahibi olma durumunu muhakkak gözden geçirmelisiniz. Hasta olan annenin bebeğine AİDS bulaştırma oranı %30’tur. Bu oran ciddiye alınacak kadar yüksek bir orandır.
Hastalıktan korunmak için daha önce kullanılmış iğne, dövme aleti, jilet ya da makas gibi kan temasında bulunulan aletlerden uzak kalınmalıdır.