Yüksek şiddette gürültüye maruz kalma veya kafaya alınan darbe sonucu iç kulağın zarar görmesi sonucunda meydana gelen işitme kaybına, akustik travma denir.
Gürültüye bağlı işitme kaybında (GBİK) olduğu gibi 85 dBA üzerindeki gürültüye sürekli olarak maruz kalma sonucu zamanla değil, 115-120 dBA şiddetinin üzerindeki yüksek gürültüye kısa süreli maruz kalma sonucunda aniden meydana gelir.
İçerik
İç kulakta bulunan salyangoz (kohlea) kanalı içinde titreşime duyarlı işitme kıllarını (duyu hücreleri) taşıyan corti organı bulunur. Corti organında bulunan tüy hücreleri dışarıdan gelen her ses dalgasında hareket ederek kohlea üzerine değip tekrar kalkar.
Beynin işitme merkezi her bir temasta ses dalgasını çözerek sesi algılamamızı sağlar. Yüksek desibeldeki bir gürültüye maruz kalındığında bu tüy hücreleri yorulma neticesinde zarar görerek kohlea duvarına değerek hareketsiz kalır.
Beynin işitme merkezi bu sürekli teması ses olarak algıladığından kulakta sürekli bir çınlama sesi duyulur. İlk aşamada ortaya çıkan bu etkiye işitme yorgunluğu denir.
Maruz kalınan söz konusu gürültünün şiddet ve süresi arttıkça işitme yorgunluğu da artar. İç kulak, akustik refleks sebebiyle, 90 dBA üzerindeki seslerde strapedius ve tensör timpanı, iç kulak kaslarının kasılması ile ses girişine direnerek gürültünün etkisinden korunmasına olanak sağlar. Fakat 115-120 dBA üzerindeki sesler akustik refleks henüz ulaşmadan kohleaya ulaşarak 4000 hz frekans bölgesine zarar verir.
Olay sonrasında işitme eşiği yükselir ve buna eşik kayması denir. Gürültü şiddeti, yeterli miktarda değilse bu durum giderek düzelir ve buna geçici eşik kayması (GEK) denir. Fakat gürültü yeterli şiddet ve sürede etki ederse kalıcı eşik kayması (KEK) oluşacaktır.
Akut akustik travma şikayeti olan hastaların tamamında aynı belirtiler görülür. Bu vakalarda baş veya kulağa gelen darbe veya çok yüksek şiddetteki gürültüye maruz kalma sonrasında ani işitme kaybı ve yüksek şiddetle başlayan kulak çınlaması (tinnutus) görülür.
Travmanın şiddetine göre baş dönmesi ve kulak dolgunluğu da muhtemel belirtilerdir.
Yüksek şiddetli gürültüye maruz kaldıktan sonra işitme kaybı ve kulak çınlaması gibi semptomlar yaşanıyor ise, hiç vakit kaybetmeden bir kulak burun boğaz doktoruna başvurarak kulak muayenesi ve odyolojik testlerin yapılması gerekir.
Yaşanılan travma sonrasında hasarın artmasını önlemek için mümkün olduğunca az sese maruz kalınarak kulakların dinlendirilmesi çok önemlidir. Bu noktada az sesten kastedilen kulak boşluğunun dışarıyla temasını iyi derecede kapatabilecek kulak tıkaçları kullanılması ve gürültü seviyesi yüksek ortamlardan kesinlikle kaçınılmasıdır.
Akustik travma şikayetiyle başvuran hastanın öyküsü dinlenerek ne kadar yüksek şiddet ve frekansta gürültüye, ne kadar süre ile maruz kaldığı sorgulanarak, tahribatın boyutu hakkında fikir edinilir.
Sonrasında odyoloji testi yapılarak 4000 hz’de “akustik çentik” denilen yüksek frekans işitme kaybının bulunması ile tanı koyulabilir. Ayrıca odyogram haricinde otoakustik emisyon (OAE) ölçüm yöntemiyle iç kulaktaki hasarın boyutu daha iyi anlaşılabilir.
Timpanogram ve akustik refleks testi, kulak zarının işitme kabiliyeti ve sinirsel (sensörinöral) işitme kaybı miktarının araştırılmasında kullanılır.
Bunlara ek olarak multiparemetrik fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (mp-FMRI) işitme sinir hücrelerinin ve nöron fiberlerinin ayrıntılı görüntülenmesine olanak tanıyarak çınlama ve işitme alanları üzerinde sorunun kaynağı araştırılabilir.
Akustik travma sonrasında en kısa sürede tedaviye başlanması çok önemlidir. Ani işitme kaybının tespit edilmesi sonrasında en kısa sürede hiberbarik oksijen tedavisine başlanılarak kulaktaki kan akımını ve oksijenlenmeyi artırılması sağlanır.
Yine aynı amaçla, eş zamanlı olarak orta kulağa kortizon enjeksiyonu ve ek ilaç tedavileri uygulanır. Bu tedavilerin uygulama başarılarında saatlerin dahi önemi vardır. İlk 48 saat içerisinde uygulanmaları halinde yüksek oranda tedavi şansı yükselir. Ancak bu süreç geciktikçe tedavi şansı da aynı oranda düşer.
Uygulanan tüm tedavi yöntemleri yardımcı tedavi yöntemi olup, etkinliği kanıtlanmış kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Bunun yanında, en önemli yardımcı tedavi yöntemi gürültüden korunmadır. Gerekli durumlarda işitme cihazı kullanılarak hastanın rehabilite edilmesi sağlanabilmektedir.
Top, tüfek, tabanca gibi ateşli silah patlamaları akustik travma vakalarının en önemli nedenlerindendir. Özellikle kapalı mekânlarda bulunan yüksek sesli müzik yayını yapan hoparlörler, miting duyuru araçlarının megafonları, yakın mesafede gaz patlamaları, bombalar, yüksek ses ile darbeli çalışan makinalar, jet uçakları, su altı patlamaları, araba alarm sistemleri akustik travmaya sebep olan diğer faktörlerdir.
Top, tüfek, tabanca gibi ateşli silah kullanan veya kullanılan ortamda bulunan asker, polis, askeri personel ve avcılar yüksek risk grubundadır.
Maden, tekstil, ahşap, cam, metal, havaalanı çalışanı, ormancı, bakırcı vb. özellikle darbeli gürültülü (pres, kalıp vb.) ortamda çalışan personeller, trafik kazalarında patlayan hava yastıkları (bu ses şiddeti 160-180 dBA civarıdır) potansiyel akustik travma nedeniyle işitme kayıplarına aday kişilerdir.
Özellikle şehir hayatında isteyerek veya istemeyerek yüksek şiddette gürültüye maruz kalabiliyoruz. Bulunduğumuz ortamın gürültü düzeyi işitme fonksiyonlarımıza zarar verebilecek düzeye ulaştığında karşılıklı konuşmamız, hatta kendi sesimizi duymamız zorlaşır, kulak çınlaması ve ortamdan çıktıktan sonra kulaklarda dolgunluk hissi oluşur.
Sıklıkla karşılaştığımız gürültü kaynaklarının şiddetlerine örnek vermek gerekirse; normal konuşma sesi 60, yoğun trafik 80, sinema 90, araç alarm sistemleri 120, rock konseri 110 dBA şiddetindedir.
Sıklıkla katıldığımız düğün nisan gibi müzikli organizasyonlarda gürültü seviyesi 100 dBA in üzerine rahatlıkla çıkabilmektedir. Müzik aletlerinin kulaklıklarının çıkış gücü 110 dBA şiddetini bulmaktadır.
Özellikle patlayıcı silah kullanılan meslek gruplarında çalışanların veya hobi olarak avcılıkta ve atış poligonunda silah kullanan insanların koruyucu kulaklık kullanmaları çok önemlidir. Kulağın yakınında meydana gelecek tek bir patlamayla dahi ani işitme kaybı yaşanması olağandır.
Jet uçaklarının kalkış alanı, havaalanı veya darbeli gürültülü çalışan makinelerin olduğu işyerlerinde çalışanların işitme koruyucuları kullanmaları gerekir.
Gürültülü ortamda bulunan kişilerde oluşan geçici eşik kayması gürültüye maruz kalmanın devam etmesi halinde tekrarlanarak kalıcı eşik kaymasına sebep olur. Bu da şu demektir ki gürültü birikim yapar.
Yüksek gürültüye maruz kalan kişinin, evinde veya sosyal ortamda karşılaştığı gürültü de günlük limitine dâhil edildiğinde, maksimum doz aşılabilir. Bu yüzden bu tür ortamda bulunan veya çalışan kişilerin günün devamında müzik dinlemek veya sesli bir ortamda bulunmak sakınmaları gereken durumlardır.
Bilindiği üzere akustik travmanın kesin bir tedavisi olmayıp yardımcı tedavilerle işitme kaybının geçici olması sağlanmaya çalışılmaktadır. Var olan bu tedavi yöntemlerinin yanında, bitkisel tedavilerin de etkili olabileceği yönünde yapılan birçok araştırma devam etmektedir.
Örneğin, silah patlaması sonrası akustik travma yaşayan erkek hastalar üzerinde yapılan, hematolojik testler sonucunda, hastaların travma sonrasında serum folat, vitamin b12 ve homosistein seviyelerinin düştüğü tespit edildiğinden bu vitaminlerin tedavi edici olabileceği ortaya koyulmuştur.
Ayrıca, akustik travma geçiren rat fareleri üzerinde yapılan deneylerde, üzüm çekirdeği yağı ve çörek otu yağı kullanımının tedavi edici olduğu tespit edilmiş fakat kullanılacak miktar ve süre üzerine araştırmalar devam etmektedir.
Sinir sistemi ve bağışıklık üzerinde çok güçlü rejeneratif etkileri olduğu bilenen omega-3 yağ asidinin tedavi edici olabileceğinden yola çıkılarak fareler üzerinde yapılan araştırmalarda omega-3 yağ asidinin koruyucu etkilerinin olduğu tespit edilmiştir.