Pek çok hastalıkla karşılaştırılan panik atak nedir? Neden olur? Belirtileri neler? Nasıl teşhis ve tedavi edilir? sorularının cevaplarını verdiğimiz bu yazıda panik atak hastalarının bilmesi ve uygulaması gereken noktalara da değinmekteyiz.
Panik atak, kişinin ruhsal durumuna ve fiziksel özelliklerine bağlı olarak meydana gelen sinirsel hastalıktır. Bununla birlikte yarattığı zarar hem psikolojik hem de bedenseldir. Ne yazık ki meydana getirdiği hasar, kişinin sadece kendisine değil çevresine de yansımaktadır. Bu bakımdan şahsi ve sosyal yönlü bir hastalık olduğu söylenebilir. Panik atak, her geçen gün popülerliğini artıran bir rahatsızlık. Bu artış üzerinde modern hayatın getirilerinin etkili olduğu düşünülebilir.
Panik atak, çoğunlukla erişkinlik döneminde meydana gelir. Yaşamın herhangi bir döneminde ortaya çıkabileceği gibi başlangıcı çoğunlukla 20’li yaşlardır. Bu konudaki araştırmalar gösteriyor ki panik atak ve benzeri rahatsızlıklar, tedavi edilmediğinde hayat boyu kişinin üzerinde etkili oluyor. Buna bağlı olarak 20li yaşlarda başlayıp ölene kadar devam ediyor. Panik atak hastalığının dikkat çeken yanı ise erkeklere nazaran kadınlarda daha sık görülmesidir.
Panik atak yaklaşık 15 dakikada en şiddetline ulaşabilen, aniden başlayan yoğun korku, kaygı ve üzüntü halidir. Bununla birlikte bu hastalık, panik bozukluk gibi birçok psikiyatrik yahut çeşitli bedensel rahatsızlıklara da ek olarak meydana gelebilir. Panik atak psikiyatri uzmanlarınca yapılan tarife göre psikolojik temelli bir sendromdur. Her ne kadar sinirsel bir hastalık olsa da hasta, rahatsızlığının fiziksel olduğunu düşünmekte ve çoğunlukla kimsenin kendisini anlamadığını ifade etmektedir.
Çevresindeki insanlar tarafından, hastanın tepkilerinin abartılı olduğunun söylenmesi ve hakkında hastalık hastası ifadesi kullanılması hastanın halini daha da zora sokmaktadır. Yalnızlığa itilen hasta, kendisini daha fazla yalnız ve çaresiz hissetmektedir. Panik atak, psikolojik bir yönü olması itibariyle sosyal çevrenin hasta üzerindeki etkisinin baskın olduğu bir rahatsızlıktır.
Benzer İçerikler: Psikiyatrik Hastalıklar
Panik atak, belirli bir nedene bağlı olarak ortaya çıkabilirken hiçbir nedene bağlı olmaksızın da meydana gelebilir. Bununla birlikte modern dünyanın getirdiği stres, endişe, kaygı ve korkular da panik atağı körüklemektedir. Maddi sıkıntılar, çevresel ve sosyal etkenler, manevi daralmalar gibi birçok unsur kişiyi hiçlik ve belirsizlik duygusuna itmekte ve panik atak rahatsızlığına davetiye çıkarmaktadırlar. Tek başına ya da başka bir rahatsızlıkla birlikte ortaya çıkabilen panik atağın, beynin yan kısımlarının fonksiyonlarının aksamasından ya da beyindeki kimyasallardan dolayı olduğu düşünülmektedir.
Depresyon, tiroit bezindeki sorunlar, aşırı kafein tüketimi, ilaçların yan etkisi, kan şekerinin düşmesi, uyarıcı maddeler, kansızlık, vitamin eksikliği gibi sebepler de panik atağa yol açabilmektedir.
Panik atağın birçok belirtisi vardır. Genel olarak görülenler; titreme, terleme, göğüs sıkışması, nefes kesintisi, ağrı, vücudun uyuşması-karıncalanması, geğirme, kusmadır. Bu genel belirtilerin yanı sıra hastalara özel olan; boğulma korkusu, tıkanma, ölüm korkusu, gerçek ile hayalin ayırt edilememesi, derin nefes almaya çalışmak, üşümek, algılama güçlüğü, kontrol kaybı hissi, sersemlik ve baygınlık gibi belirtiler de bulunmaktadır.
Belirtilerin yaklaşık 5 ya da 6’sından fazlası bulunması halinde panik atak teşhisi konulabilir. Bu tür belirtiler sadece panik atak hastasında kendisini göstermez. Çeşitli rahatsızlıklarda ortaya çıkabilir. Bu ortak belirti sorunu, hekimleri teşhis aşamasında farklı yöne götürmektedir. Bu bakımdan teşhisin doğru bir şekilde yapılması gerekir ki panik atak tedavisine erken başlanıp bir an önce sonuç alınabilsin.
İlgili alanın uzman hekimleri tarafından yapılacak teşhis, öncelikle belirtiler göz önüne alınarak diğer rahatsızlıklardan ayırt edilerek yapılır. Esasen panik atak, tedavi edilmediği müddetçe daha da artabilir. Kişinin duyduğu korku ve kaygı, giderek artacak ve atağın gerçekleşmesine sebep olduğunu düşündüğü olay, yer, zaman ya da kişilerden kaçınmaya çalışacaktır. Böylece kişinin hayatı daha da fazla çıkmaza girecek ve her geçen gün hem sosyal hem de şahsi anlamda çaresizlik hissedecektir.
Nihayetinde teşhisin diğer rahatsızlıklardan sıyrılarak panik atağa yönelmesi ve tedavi sürecine geçilmesi, hastanın olabilecek en yüksek faydaya ulaşabilmesi için hızlıca gerçekleşmelidir. Kişiler teşhisi ve tedaviyi kesinlikle uzman hekimlere yaptırmalıdır. Kendi hastalıkları için tahmini ilaç kullanımına yönelmemelidir.
Panik atağın tedavi edilmesi mümkündür. Öncelikle hasta bu rahatsızlığı nasıl kontrol edecek onu öğrenmelidir. Sonrasında tedavi sonucu panik atağı, hayatından tamamen çıkarabilecektir. Hayatı boyunca kişinin bu rahatsızlığı çekmesi gerekmez. Tedavinin savsaklanmaması ve yeterli dozda ilaçların verilmesiyle iyileşme hızlanacaktır. Bu tedavi hem ilaç hem psikolojik terapi olarak yapılırsa sonuca çok çabuk ulaşılabilir. Tedavi sırasında psikolojik desteğin asıl amacı korkuyu yenmektir. Panik atağa sebep olduğu düşünülen kişi, olay, yer ya da zaman unsurlarının hasta tarafından tecrübe edilmesi gerekir yani korkunun üzerine gitmek esastır.
İlaç tedavisinde ise özellikle birkaç ilaç, panik atağın durmasında etkili olacaktır. Bilhassa yoğun korku, telaş yaşayan kişiler hekimlerce verilen ilaçları kullanmaya başladıkça 7-8 gün içerisinde rahatlarlar. Tabii bu rahatsızlığın tamamen bittiği anlamına gelmez. Hastalığın durumuna göre ilaç tedavisi, yeterli zaman ve dozda kullanıldıkça sonuca ulaşılacaktır.
Panik atak nefes egzersizlerinin oldukça faydalı olduğu bir hastalık. Nefes egzersizleri için daha fazla bilgi almak isterseniz sizi buraya alabiliriz.
Panik atak sırasında hasta, büyük bir felaket hissi içerisinde olur ve korku, kaygı gibi duyguların esiri olur. Kişi elinden geldiğince kendisini kontrol etmeli ve korkuya teslim olmamalıdır. Sakin kalmaya çalışmalı ve o anda ne ile meşgulse onunla meşgul olmaya devam etmelidir. Durgunlaşma için şansını denemeli derin soluklar almalıdır.
Atağın belirtileri ortaya çıktığında kişi, hemen bu belirtileri panik atağa yormamalıdır. Bu belirtilerin başka sebeple ortaya çıkabileceğini düşünmeli ve hemen korku hissine kendini kaptırmamalıdır.
Sakinleşip, dinlenme haline geçilmesi faydalı olacaktır. Beden gevşetilmeli ve solunum düzeltilmelidir. Kişi, panik atağın beynin yanılması olduğunu bilmelidir. O an gelen ölüm ve dehşet hislerinin gerçek olmadığını düşünmelidir. Zihnini ağrıdan ve bedenin uzaklaştırmalı, kendisine ve rahatsızlığına odaklanmamalıdır.
Panik atağın tedavisinde antidepresanlar kullanılır. Rahatsızlık beyindeki serotonin ve noradrenalin maddeleri azalmasıyla meydana gelir ve bununla ilişkilidir. Antidepresanlar ise bu maddelerin azalmasını engelleyerek seviyelerini düzenler. Böylece atakların sayısı ve şiddeti zamanla azalacaktır. Sonrasında korku ve kaygılar yavaş yavaş durgunlaşacaktır.
Tedavi sürecinde çevresel faktörler de göz önüne alınmalıdır. İlaçların tek başına tedaviye etkisi %65’e varabilir. Beraberinde psikolojik destek ile bu oran %95’e kadar çıkabilir.
Genel olarak ilk panik ataktan itibaren ilaçlar en az 7 ay kullanılmalıdır. Hastalığın şiddetine göre ilaçlar için gerekli bir zaman tayin edilir. Hastalığın çok şiddetli olması ve sık sık tekrarlaması durumunda ise 2-2,5 yıl kadar ilaç tedavisine devam edilebilir.
Antideprasanlar yan etkiler bakımından tehlikeli ilaçlar değildir. Yine de buna güvenip ilaçlar keyfi olarak kullanılmamalıdır. İlaç tedavisinin psikiyatrist kontrolünde yapılması daha faydalı olacaktır. İlaçların yan etkileri ilk günlerde kendisini gösterebilir. Bunlar bulantı, sıkıntılı ruh hali, kusma, sersemlik ve uyku basması gibi yan etkilerdir. İlerleyen 2-4 hafta içerisinde bu etkiler de kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Kişilerin bedensel ya da ruhsal sorunlarından dolayı ilaç kullanmak mümkün olmayabilir. Bu gibi durumlarda ilaç kullanmaksızın psikoterapi yoluna gidilebilir. Gebelik gibi ilaç kullanımının mümkün olmadığı hallerde, hafif olan panik ataklarda, ilaç kullanımının tehlikeli olduğu fiziksel rahatsızlıkların bulunması durumunda, antideprasanlara aşırı duyarlılık gösterilmesi halinde psikoterapi en sağlıklı yoldur.
Panik atak hastasıyım ve gerçekten çok zor. İlk başta nefes alamayıp ölüyorum zannettim. Acile gittim ve pa hastası olduğumdan şüphelendim. Şimdi psikiyatri ve psikolog yardımı ile tedavi görüyorum ama çok da yararlı olmadı. Evde tek başıma bile kalamıyorum.