Selahattin Eyyubi kimdir? Nereli? Eserler nelerdir? Kudüs’ü nasıl almıştır? Selahattin Eyyubi’nin mezarı nerede? gibi Selahattin Eyyubi hakkında merak ettiğiniz tüm soruların cevapları içeriğimizde.
Eyyubi hanedanlığının kurucusu olarak tarihte yerini alan Selahaddin Eyyubi, en büyük devlet adamlarından biridir. Devlet adamlığı yanı sıra cesareti ve kahramanlığıyla asker yönünden sıkça bahsettiren hükümdar, Mısır ve Suriye’ye hükmettiği yıllarda adını tüm dünyaya duyurmuştur.
Hayatı hakkında Doğu ile Batı kaynaklarında farklı bilgiler bulunan Selahattin Eyyubi’nin aslen kim olduğu bugün hala tartışma konularından biridir. Sözleri ve yiğitlikleri pek çok hikâyeye konu olan devlet adamı, bugün saygıyla anılan yöneticiler arasında anılmaktadır.
İslam tarihinin en bilinen kahramanlarından biri olan Selahattin Eyyubi, sonraki asırlarda Şark’ın sevgili sultanı unvanını almıştır. Anlaşılması ve tanınması zaman alsa da Batı dünyası onu İslam’ın saf kahramanı ilan etmiştir.
İçerik
Ömrünü zafer, cihad yolunda harcayan Eyyubi devleti kurucusu Selahattin Eyyubi, asker ve yöneticidir. İyi bir eğitim alarak kendini her açıdan geliştiren devlet adamı Kürtçe, Türkçe, Arapça ve Farsça öğrenmiştir. Zamanının çoğunu devlet meseleleriyle geçirmiş, kalan kısmında ise ilimle yakından ilgilenmiştir. Bilhassa tarihle yakından ilgili olan devlet adamı, yanında çalışanlardan her zaman daha fazla bilgiye sahip olmuştur. Yaşadığı dönemde öğrenciler için çok fazla eser kaleme almış, bilgisini paylaşmayı tercih etmiştir.
İmar faaliyetlerine düşkünlüğü ile bilinen Selahattin Eyyubi, Mısır, Filistin, Suriye civarında önemli yapıtlar inşa ettirmiştir. Toplum faydasına olacak bu imarlar bugün kalıcılığını korumaktadır.
1138 yılında dünyaya gelen Selahattin Eyyubi’nin Necmeddin Eyyub’un oğlu olduğu bilinmektedir. Selçuklu emiri İmadeddin Zengi’nin yanında çalışan Necmeddin Eyyub, oğlunun askeri becerilerini geliştirerek iyi bir eğitim almasını sağlamıştır. İlk hizmetine Asadeddin Şirkuh’un yanında başlayan Selahattin Eyyubi, Mısır’ın 1. Haçlı Seferine katılmıştır. Sonrasında dönemin vezirinin ölümünün ardından 31 yaşında Suriye birlikleri komutanı olmuştur. Kısa süre sonra başarılarının ardından melik unvanını alan Selahattin Eyyubi, Mısır vezirliğine atanmıştır.
1171 yılında Mısır’ın Sünniliğe dönüş yaptığını belirten devlet adamı, bu ilanı ile Mısır’ın tek yöneticisi olduğunu dünyaya duyurmuştur. Uzun yıllar boyunca Mezopotamya, Filistin, Suriye ve Mısır’ın tek bayrak altında birleşmesini amaçlayan Selahattin Eyyubi, 2 Ekim 1187 tarihinde Kudüs’ü Haçlıların elinden alarak bu hayalini gerçekleştirmiştir. 1,2 ve 3. Haçlı Savaşları boyunca ömrünü at üzerinde geçiren Selahattin Eyyubi, başarılı ve güçlü bir Eyyubi devleti kurarak hayata gözlerini yummuş, 1193 yılında hastalanarak vefat etmiştir.
Hayatı boyunca ilimle yakından ilgili olan Selahattin Eyyubi, yaptıklarını kaleme almayı seven bir hükümdardır. Arkasında eser bırakmayı ve halkına bilgi sunmayı alışkanlık haline getirmiştir. Bilhassa tarihle yakından ilgilenen ünlü hükümdar bu bilgisini dönemin üniversite öğrencilerine ders kitabı olarak bırakmayı tercih etmiştir. Aynı zamanda pek çok tarih araştırmasını da kaleme almış, incelemiştir.
Selahattin Eyyubi’den geriye yalnızca günlüğü kalmıştır. Daha sonra romanlaştırılan bu eser “Ben Selahattin” ismi ile basılmıştır.
Sanat ve mimariyle yakından ilgilenen Selahattin Eyyubi, kendi döneminde pek çok sanatsal eser yaptırmıştır. Bilhassa Mısır, Yemen gibi döneminin kültür kenti olan şehirlerde halkın faydasına olacak yapıtlar hazırlatmıştır. Hicaz, Suriye gibi şehirlerde eğitime destek vermek için medreseler, camiler yaptıran hükümdar, bunların dışında kale, hamam, köprüler diktirmiştir.
Selahattin Eyyubi’nin arkasında bıraktığı eserlerden en önemlileri Kahire surları ve kalesidir. Bu ikisi dışında Nil nehri köprüleri, Bahru Yusuf kanalları da tanınan eserleri arasındadır. Kahire’deki Saîdüssuadâ (Salâhiyye) Hankahı ve Salâhî Hastahanesi yaptırdığı en meşhur yapıtlardır. Ayrıca Kubbetü’s-sahra ve Mescid-i Aksâ’nın yeniden tamir edilmesini de sağlamıştır.
Selahattin Eyyubi her şeyden önce oldukça dindar bir devlet adamıdır. İslamiyet’i en ince ayrıntısına kadar tanıyan hükümdar, yaşantısına da bu denli yansıtmıştır. Cömertliği ile dünyaya nam salan devlet adamı elindekini paylaşmayı seven, merhametli bir yapıya sahiptir. Sağlam ve dirençli bir asker olan Selahattin Eyyubi defalarca yaralanmış ve birçok hastalığı yenmiştir. Heybetli ve görkemli bir görünüşü olduğu için çevresindeki herkesin hayran olduğu bir hükümdar olmuştur.
Çevresinde bulunanlarla fikir alışverişi yapmaya özen gösteren hükümdar, kimseyi kırmamaya dikkat etmiştir. Makamının aksine asla kibirli olmamış her zaman halkının arasına karışmayı tercih etmiştir.
Kudüs, İslamiyet’in kalesi olarak bilinmektedir. Selahattin Eyyubi, ömrünün çoğunu bu kaleyi fethetmeyi hayal ederek geçirmiştir. Hristiyan hâkimiyetinde olan şehrin muhakkak Müslümanların elinde olması gerektiğini belirtmiştir. Yalnızca o zaman tüm İslam âlemi tek şehirle bir bütün olabilecektir.
Hıttın Muharebesi’ne kararlı ve kendinden emin şekilde katılan Selahattin Eyyubi, bu kez Kudüs’ü alacağından şüphe etmemektedir. 2 Ekim 1187 tarihinde Haçlı kuvvetlerine karşı savaşmış 2. Haçlı Savaşı’ndan galip çıkmıştır. Bu savaş sonunda Kudüs, 88 yıllık Hristiyan hâkimiyetinden kurtulmuştur.
Hayatı boyunca İslamiyet’i yücelteceğine yemin eden Selahattin Eyyubi, en büyük düşman olarak Haçlı ordusunu benimsemiştir. Kudüs kralının Mısır’a el koymayı amaç edindiği dönemde Haçlılara son vermesi gerektiğini anlayan hükümdar 1,2 ve 3. Haçlı Seferleriyle Hristiyanları bu bölgeden temizlemiştir. Hicaz, Yemen, Mısır, Suriye ve Filistin civarında İslam birliğini sağlayan Selahattin Eyyubi, dağınık halde bulunan pek çok orduyu disiplin altına alarak Kudüs’ü de Haçlıların elinden almayı başarmıştır. İlk iki Haçlı Seferi başarılı ve olumlu sonuçlar verse de 3. Haçlı Seferi Selahattin Eyyubi’nin yorulmasına ve hastalanmasına sebep olmuştur. Geri çekilerek hastalığıyla mücadele etmesi gerektiği için seferden beklenen sonuç alınamamıştır.
Hayatını savaşlarda ve sürekli at üzerinde geçiren hükümdarlardan biri olan Selahattin Eyyubi, başarılı bir askerdir. Büyük amaçları doğrultusunda ilerlemiş ve hükümdarlık alanlarını devamlı genişletmiştir. Asıl hedefinin İslam kuvvetini artırmak olduğunu dile getirmiş başarılarla dolu bir hayat sürmüştür.
3.Haçlı Seferleri, Selahattin Eyyubi’nin yorulduğu ve yavaş yavaş hastalanmaya başladığı yıllara denk gelmiştir. Ne kadar başarılı bir politika izlese de hastalığı şiddetle artış gösterdiği için Şam’a geri çekilmek durumunda kalmıştır. Nihayetinde kısa süre içinde hastalanan hükümdar, 14 gün boyunca hasta yatmış sonrasına 1193 yılında vefat etmiştir. Ölümün ardından ülkeyi hızlı şekilde paylaşan akrabaları, Selahattin Eyyubi’ye bir mezar dahi yaptırmamıştır.
Dünya üzerinde en adaletli hükümdarlar arasında ismi anılan Selahattin Eyyubi’nin merhametle savaştığı bilinmektedir. Gittiği her yere kan ve dehşet taşıyan Haçlılar, Selahattin Eyyubi’nin adil savaş taktikleri karşısında şaşkına uğramışlardır. Adaletli, barışçıl ve yalnızca zafer için savaşan hükümdar esirlerin öldürülmesini yasaklamış; tutsaklara zulmedilmesini engellemiştir. Haçlıların elinde esir kalan Müslümanların her türlü işkenceye maruz kaldığını bildiği halde hiçbir tutsağına aynı şekilde eziyet etmemiştir.
3. Haçlı seferinde Müslümanları katleden İngilizlere karşı intikam isteyen askerlerini sakinleştirmiş, Hristiyan halkın güvenliğini yine kendi korumuştur.
Ömrü boyunca çalışıp devletini güçlendirmeyi amaç edinen Selahattin Eyyubi, cömertliği ve çalışkanlığı ile tanınmıştır. 56 yaşına geldiğinde uzun süre hastalıkla mücadele etmiştir. 4 Mart 1193 yılında Şam’da vefat edince cebinden yalnızca 1 altın, 3 parça gümüş para çıkmıştır. Ölümü Müslüman olan olmayan herkesi hüzne boğmuştur. Ölümünün ardından ailesi nedeniyle görkemli şekilde defnedilmediği bilinmektedir. Bir süre sonra Medresetü’l-Aziziye’ye alınan hükümdarın mezarı bugün hala orada bulunmaktadır.