Selülit nedir? Nasıl oluşur? Selülit nedenleri nelerdir? Selülit tedavisi nasıl yapılır? Hangi yöntemler işe yarıyor? Tüketilen besinler selülit oluşumuna neden olur mu? gibi pek çok sorunun cevabını içeriğimizde bulabilirsiniz.
Derinin alt tabakasında düzensiz yağ oluşumu nedeniyle meydana gelen selülit özelikle kalça, bacak ve kollarda ortaya çıkmaktadır. Dışarıdan göründüğünde pek çok kişi için kötü bir görüntü oluşturan selülitler, bakım ve önleyici tedavilerle önüne geçilebilen bir sıkıntıdır.
Bakıldığında portakal görünümü veren selülit, vücudun neresinde olursa olsun parçalı ve sarkık bir görüntü vermektedir. Vücudun yeterince sıkı olmamasına bağlı olan bu sorun, zayıf şişman fark etmeksizin herkesin sorunu olabilmektedir.
Önemli olan selülit oluşma riskine karşın bacak, kol ve kalçada yeterli sıkılığı sağlamaktır. Bu sağlandığı takdirde vücudunuzda deri sarkması ve parçalı yağ birikmesi söz konusu olmayacaktır. Birçok selülit tedavisi bulunmakla beraber kişi fark ettiği an kendi de önüne geçebilmektedir.
İçerik
Adiposit ismi verilen deri altı yağ gruplarının kan ve lenfatik dolaşımı bozmasına selülit ismi verilmektedir. Yağ grupları arasında bulunan duvarlar ya da bantlar, zaman içerisinde birbirinden ayrılarak deride çökmelere neden olmaktadır. Henüz çok ilerlememiş selülit sorununda dışarıdan bakıldığında net bir görüntü alınamaz. Ellerinizle o bölgeyi sıktığınızda portakal görüntüsünü yakalayabilirsiniz.
Şişmanlık ve obezite ile karıştırılmaması gereken selülitler için yalnızca kilolu kişilerde olur ifadesi oldukça yanlıştır. Kişinin vücuduna bakması ve gerekli önlemleri almasına bağlı olarak selülit görülme sıklığı düşmektedir.
Selülit, vücutta dolaşım sorununun ortaya çıkmasıyla başlamaktadır. İlk olarak damar aralarından sızan sıvı bir süre sonra doku ödemine neden olmaktadır. Ödem, kan dolaşımı ile yağ dokuları arasındaki iletişimin kopmasına sebebiyet verirken aynı zamanda kişinin metabolizmasının da bozulmasına neden olur. Bunun sonucu olarak gereğinden fazla büyümüş yağ dokuları, nodüllere meydan verir.
Nodüller zamanla birbirine yapışarak daha büyük nodüllerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu sürece gelen bir bireyde ağrı söz konusu olabilir. Ağrının temel nedeni ise ağırlaşan ve büyüyen nodüllerin kaslara baskı yapması durumudur.
Selülit denildiğinde parçalı yağ görüntüsü akla gelmektedir. Oluşan bu görüntüye neden olan ise kişinin sağlıklı olan metabolizmasının bozulmuş olmasıdır.
Selülitin kısa süre içerisinde iyileşmemesinin temel nedeni ise dayanıklı hale gelmiş konjonktif dokudan oluşmasıdır. Bölmeli ya da parçalı görünen bu doku, zamanla vücuda daha da yerleşerek kalıcı olmaktadır. Selülit neden oluşur sorusunun bir diğer cevabı da tuz molekülleri ve sudur. İçerisinde yağ birikintisi, tuz molekülü ve su bulunan tabaka elle dokunulduğunda sert ve oldukça rahatsız edici bir hissiyat oluşturacaktır.
Yoğun olarak bayanlarda görülen selülitin, kadın hormonlarıyla doğrudan ilgisi bulunmaktadır. Yumurtalıklardan salgılanan ve dokularda su toplama özelliği olan folikülin hormonunun artışı, selülitin temel nedeni olarak bilinmektedir. Bunun yanında annesinde selülit bulunan bireylerin büyük çoğunluğunda da selülit sorunu bulunmaktadır.
Selülitin bir diğer nedeni damar yetmezliğidir. Damar yollarında meydana gelen selülit damarların sıkışmasına, kan dolaşımının engellenmesine neden olur. Dolayısıyla yetmezlikle orantılı olarak selülit artışı gözlemlenir.
Ağır ve yağlı besinlerle beslenme, sağlıklı olmayan besinleri tüketme de selülite kaynaklık edebilmektedir. Alkol, asitli içecekler, çay ve kahve vücutta toksik etkiler oluşturacaktır. Dolayısıyla bu içecekler, selülitin hızlanmasına ve yayılmasına da sebep olmaktadır.
Selülitin görüldüğü kişilerle ilgili halk arasında oldukça yanlış inanışlar bulunmaktadır. Bilhassa fazla kilolu kişilerde selülit oluşumu vardır düşüncesi doğru değildir. Selülit, kilo farkı gözetmeksizin dolaşım sistemi bozulmuş olan herkeste görülebilmektedir. Kilonun, sağlığı olumsuz etkileyen yanı nedeniyle şişman bireylerde selülit görülebilmektedir fakat her kilolu kişide selülit yoktur. Çok zayıf olduğu halde selülit sorunu yaşayan kişiler de bulunmaktadır.
Selülitle ilgili yanlış bilinenlerden bir diğeri yaş sınırıdır. Yalnızca yaşlılarda görülür ifadesi oldukça yanlıştır. Selülit en az yaşlılar kadar gençlerde de görülmektedir. Yapılan araştırmalarda bebeklerde de yaygınlaştığı ortaya çıkmıştır.
Selülit, hayatın her döneminde yaşanabilen bir sorundur ancak belli zaman aralıklarında bilhassa bayanlarda sıklaştığı dikkat çekmektedir. Hiç selülit sorunu yaşamayan kişilerin ilk kez ergenlik döneminde bu sıkıntıyla karşılaştıkları bilinmektedir. Selülit ovüllerinin belirmesi ilk kez cinsel gelişmelerle ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ilk belirtiler o zaman yakalanabilmektedir. Bu süreçte selülit sorunu yaşanmadığında hamilelik sürecine dikkat edilmelidir. Annenin vücudunda boş kalmış pek çok folikülin bulunmaktadır. Folikülinler selülit oluşumunu doğrudan arttırmaktadırlar.
En hızlı artışın görüldüğü süreç ise menopoz sürecidir. Cinsel ve hormonal değişimler nedeniyle selülitler sıklaşarak artış göstermektedir.
Vücudunuzda selülit olup olmadığını kendiniz rahatlıkla fark edebilirsiniz. Risk bölgesi olarak adlandırılan kalça, basen, kol ve bacak bölgelerinde iki elinizi kullanarak selülit sıkışmasını anlayabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey iki elinizle o bölgeyi sıkıştırmaktır. Sıkıştırdığınızda parçalı ve portakal görünümü veren bir tablo çıkıyorsa selülitiniz var demektir.
Belirtiler arasında fark edilebilecek bir diğer unsur kılcal damar görünmesi ve bölge şişliğinin olmasıdır. Selülit oluşan bölgeler diğerlerine nazaran daha şiş görünmektedir. Ayrıca zaman içerisinde o bölgede ağrıma da oluşacaktır.
Selülit teşhisi konulması, uzman doktor tarafından yapılmalıdır. Evde belirtilerden en az birine denk geldiğinizde muhakkak cilt uzmanlarına danışmalısınız. Sonrasında size metabolizmanızda meydana gelen sorunu açıklayacaklardır. Kısa bir kan ve yağ testi teşhis konulması için yeterli olacaktır. Bir sonraki adımda neler yapılabileceği ve ne tür önlemler alınacağı açıklanacaktır.
Selülit sorunu yaşayan bireyler bu durumdan kurtulmak için birçok alternatifi değerlendirebilirler. Tedavi sürecinde, doktorlar masajdan başlayarak cerrahi müdahaleye kadar birkaç yol sunmaktadırlar. Bunlar arasında mezoterapi, LPG, ozon tedavisi, lazer, radyofrekans tedavisi bulunmaktadır.
Maliyeti fazla olan selülit tedavisi, ileri seviyede olan hastalar için cerrahi işlem gerektirmektedir. İlerleyen teknoloji ile yağ birikintisi alınarak derinin kontrollü şekilde düzene girmesi sağlanmaktadır. Bu noktada yanlış yapılacak herhangi bir hareketin, görüntü bozukluğuna sebep olacağı unutulmamalıdır. Bu sebeple yeterli araştırma yapıldıktan sonra tedavi sürecine başlanmalıdır.
Selülit sorunu yaşayan bayanların henüz başında, fark etmeleri büyük bir avantajdır. Doğru besinleri tercih ederek selülit sorununuzun önüne geçebilirsiniz. Önceliğiniz her gün düzenli olarak 2 litre su içmek olmalıdır. Aynı zamanda günde en az 2 fincan yeşil çay tüketmeniz gerektiğini bilmelisiniz.
Elma içerisinde bulunan pektin isimli madde toksin atmanızı kolaylaştıracaktır. Selülitlerinizden kurtulmak için her gün 1 elma yemelisiniz. Sebze, meyvelerinizin lifli ve taze olmasına özen göstermelisiniz.
Selülit problemi olan kişilerin omega3 ve omega6 yağ asitlerine ihtiyacı vardır. Bunların dışında düzenli olarak C vitamini almaları da zorunludur.
Selülit problemi olan ya da olmasını istemeyen bireyler her şeyden önce alkolden uzak durmalılar. Pankreastan insülin salınımını arttıran alkol aynı zamanda yüksek oranda kaloriye sahiptir. Bunun yanında kafein oranı yüksek olan, asitli içecekleri de tüketmemelisiniz. Bu içecekleri terk ettiğinizde selülitlerinizin azalmaya başladığını fark edeceksiniz.
Tuz ve doymuş yağ içeren besinler, kişinin selülit sorunu yaşamasına neden olmaktadır. Bu nedenle yediklerinizde bu iki maddenin en az düzeyde olmasına özen göstermelisiniz.