Dünyanın 7 harikasından birisi olan İskenderiye Feneri’nin bulunduğu yer, mimarisi ve tarihçesi ile ilgili detaylara yer verdiğimiz içeriğimiz ile bilgi dağarcığınıza yenilerini eklemiş olacaksınız.
Az çok coğrafya bilgisine sahip olanların adından kolaylıkla tahmin edebileceği gibi İskenderiye Feneri, ucu bucağı gözükmeyen ıssız çölleri ile ünlü Mısır’ın İskenderiye şehrinde yer alır. İskenderiye Feneri’ni bu kadar önemli kılan şey ise; dünyanın 7 değerli harikasından birisi olarak kabul edilmesidir. (Dünyanın 7 harikasından diğerlerini incelemek için buraya da göz atabilirsiniz.)
Geçmişten günümüze inşa edilmiş en devasa deniz fenerlerinden birisi olma unvanını da elinde bulunduran bu tarihi yapı, inşa edildiği dönemde bir deniz fenerinden çok limana gelen düşman gemilerin çok uzaklardan tespit edilebilmesi amacıyla kullanılmıştır.
Mükemmel mimarisi ile en başarılı mimarları bile kıskandıran İskenderiye Feneri, insan faktörünün yanı sıra çeşitli çevresel etkenler nedeniyle ne yazık ki günümüze kadar ayakta kalmayı başaramamıştır.
İçerik
Hakkında pek çok resim çizilen ve çeşitli büyüklüklerdeki heykelleri yapılan İskenderiye Feneri, günümüzde çoktan yıkılmış ve geriye tek bir kalıntısını bile bırakmamıştır. Ancak geçmişte, yani en görkemli haliyle limanın kıyısında salındığı günlerde, her kıtadan insanın uğrak yeri haline gelmiştir.
İskenderiye Feneri’nin kurulduğu Pharos Adası, fenerin inşa edildiği ilk yıllarda isminin Pharos olarak anılmasını da sağlamıştır. Bu kelimenin daha sonra günümüzde aktif olarak konuşulan pek çok dile ‘’Deniz Feneri’’ manasına gelecek şekilde yerleştiği bilinir. İnşa edilme amacı etrafında kalan tüm limanı aydınlatmak olan bu fener, birçok denizciye yol göstermesiyle de tanınmıştır.
İskenderiye Feneri’nin en önemli özelliği; bugüne kadar inşa edilmiş tüm dünya üzerindeki en büyük deniz feneri olmasıdır. En ilginç yanı ise; fenerin üzerine sıralanmış olan cilalı bronz aynaları sayesinde gökyüzünden gelen güneş ışığını denize yansıtması ve böylelikle çok uzaklardan dahi fark edilebilir hale gelmesidir.
Şu anda fenerin durduğu alanda İslami dönemlerden kalma bir yapı olan Kayıtbay Kalesi bulunur. 15. yüzyılın sonlarına doğru İskenderiye Feneri’nden geriye kalan kalıntıların üzerine inşa edilen bu kale günümüzde halen ilk günkü dayanıklılığını ve görüntüsünü muhafaza etmeyi sürdürür.
Milattan önce 285 ve 245 yılları arasında inşa edilen bu muazzam yapı, çöl ülkesi Mısır’ın İskenderiye’de yer alan İskenderiye Limanı’nın tam karşısına denk gelecek şekilde konuşlandırılmıştır. Limanın karşısında yer alan Phoras Adası üzerine konumlandırılan İskenderiye Feneri, bu şekilde limana gelen her türlü saldırıya karşı adeta bir gözcü kulesi görevini görmüştür.
İskenderiye Feneri inşa ediliş şekli bakımından birbiri ile bağlantılı 3 bölüme sahiptir. Ortalama yüksekliği 140 metreyi bulan bu muazzam yapının her yerinde beyaz mermer ile oldukça başarılı bir iş çıkarılmıştır. Beyaz mermerin kolay işlenebilen dokusunun avantajlarını kullanan İskenderiye Feneri mimarları, böylelikle en ince işçilik ürünü detayları fenerin farklı bölgeleri üzerine işleyebilmişlerdir.
Benzer İçerik: Dünyanın 7 Harikasından Zeus Heykeli
Fenerin bölümlerinde ilk katın yüksekliği 72 metre iken, bu mesafe ikinci kata çıkıldığında 34 metre kadardır. İkinci kat ilk katın aksine sekizgen bir tasarım ile inşa edilmiştir. İskenderiye Feneri’nin adını aldığı fener kısmı ise üçüncü yani en üst kattadır. Bu kat silindir şekilde dizayn edilmiştir ve üzerinde de tamamını kapatan koni halindeki bir çatı ile birleştirilmiştir.
Üst bölümde fenerin daha rahat görülebilmesi için yakılan ateşin yanı sıra, ünlü Yunan Tanrısı Zeus’un bir heykeli de bulunur. Fenerin iç yapısında ise zeminden en yüksek noktaya kadar devam eden geniş bir merdiven mevcuttur. Merdivenin tamamı yapının diğer kısımlarında kullanılan beyaz taş mermerden üretilmiştir.
İnce motiflerinin benzersiz görüntüsü ile gerçekten de dünyanın yedi harikasından birisi olmayı hak eden bu yapıda, en yüksek noktada yerleştirilmiş olan ateş sayesinde fenere uzaktan yaklaşan düşman gemilerin kolaylıkla tespit edilebilmesi amaçlanmıştır. Ortalama görüş mesafesinin 70 kilometreye kadar çıkabildiği ayna ile geçmiş dönemde şehre gelen birçok gemiciye yol rehberliği yapılmıştır.
İlk yapım aşamalarına milattan önce 3. yüzyıl içerisinde ünlü Kral 1. Ptoleme’nin verdiği emirle başlanan İskenderiye Feneri, uzun yıllar boyunca çeşitli inşaat aşamalarından geçerek en sonunda Kral 1. Ptoleme’nin oğlu olan 2. Ptoleme döneminde tamamlanmıştır.
Fenerin yapım aşamalarındaki madde desteğini ise gemilerini daha güvenli bir limanda konumlandırmak isteyen dönemin zengin Yunan tüccarı Sostratus vermiştir. İnşa edildiği yıllardan sonra günümüze kadar olan süreçte sert hava koşulları ve yeterince değer verilmemesinden ötürü yıkılan bu fener, şimdilerde benzeri yapılar inşa edilerek manevi olarak da olsa ayakta tutulmaya çalışılmaktadır.
Kesin yıkılış tarihinin ortalama 1300’lü yıllara tekabül ettiğine inanılan İskenderiye Feneri, yaklaşık 200 yıl içerisinde de tamamen ufalanarak yeryüzünden kaybolmuştur. İlk parçalanmasını ise milattan önce 955 yılında bölgede meydana gelen şiddetli bir deprem sonucunda yaşamıştır. Bu deprem esnasında fenerin üçüncü katı olarak da bilinen en üst kısmı tamamen koparak fenerden ayrılmıştır.
Dünya üzerinden tamamen silinmesinin ardından yıllar içerisinde farklı birçok mimar tarafından yeniden inşa edilebilmesi amacıyla yapısıyla alakalı çeşitli çizim ve projeler gerçekleştirilmiş olsa da inşaatı hiçbir zaman başlayamamış ve sadece hatıralarda dünyanın yedi harikasından birisi olarak kalmıştır. Günümüzde halen İskenderiye Feneri’nin farklı heykeltıraşlar tarafından tasarlanan minyatür heykelleri tüm dünyada yer alan birçok müzede ziyaretçilerin ilgi odağıdır.