Doğuma yakın olduğu kadar doğumun gerçekleşme ihtimaline de yakın olan sekizinci aya girilmesiyle birlikte 9 aylık serüvenin sonuna adım adım yaklaşılmaktadır. Son trimesterin ikinci ayı olan sekizinci ayda bebeğin büyümesiyle birlikte anne adaylarındaki rahatsızlıklarda artış göstermektedir.
Gebeliğin 31 ve 35. haftalarını kapsayan sekizinci ayda çoğunlukla doğuma hazırlığa yönelmek gerekir. Son ayın ağırlığıyla bir takım işleri halletmek zor olabilir. Bu nedenle doğum çantanızı hazırlayıp kaldırmanız önerilir. Ayrıca vücudunuzu da doğuma hazırlamak için bir takım uygulamalar yapabilirsiniz.
İçerik
Doğuma son iki ay kala, sekizinci ayda bol sıvı tüketimine dikkat etmeniz gerekmektedir. Beslenme konusunda midenize olan baskılar dolayısıyla zorluklar çekebilirsiniz ama anne adaylarının sık acıktığı dönemlerden biri olan sekizinci ayda sık ve az beslenmek en doğrusudur. Az yiyerek midenizi yormamalı; baskı altındaki midenizi tamamen doldurmamalısınız.
Hamileliğin sekizinci ayında zehirlenmelere karşı tedbirli olmak adına bilmediğiniz, güvenmediğiniz yerlerde yemek yememelisiniz. Çoğunlukla evde ve hafif beslenmeye çalışmalısınız. Bu ay ve sonrasında et, kızartma gibi ağır yemekleri tüketmekte zorlanabilirsiniz. Sağlıklı bir alternatif olması adına somon ve hamsi balıklarını tercih edebilirsiniz.
Yemeklerinizde salataya ve yoğurda bolca yer vermelisiniz. Bu aydan sonra sıcak basması, sıkıntı gibi bunaltıcı durumlarda bir bardak soğuk ayran size yardımcı olabilir.
Sekizinci ayın sonuna doğru günde 1-2 hurma yemeye başlayabilirsiniz. Hurmanın doğumu kolaylaştırdığına dair bir inanış vardır.
Hamileliğin sekizinci ayında bu zamana kadar yasak olan gıdalardan hala uzak durmalısınız. Sosis, salam gibi pişmemiş et ürünlerini, pastörize edilmemiş süt ürünleri asla tüketmemelisiniz.
Şişliklerin arttığı son aylarda tuz kullanımını sınırlandırmalısınız. Kafein konusundaki sınırlandırma da devam etmekte olup günde bir fincan Türk kahvesi ya da iki bardak çay yeterli olacaktır.
Hamileliğin sekizinci ayına gelindiğinde öğünlerdeki porsiyonlarda küçültmeye giderek ek bir ya da iki ara öğün ilave edebilirsiniz. Böylece midenizi rahatsız etmeden, dengeli beslenmeye devam edebilirsiniz.
Mideye olan baskıdan dolayı yanma, bulantı gibi rahatsızlıklar yaşıyorsanız; rahatlamak adına elma, tuzlu kraker yiyebilirsiniz. Porsiyonlarınızı küçültürken aşırıya kaçmamaya dikkat etmelisiniz. Hafif bir tokluk hissetmeniz yeterli olacaktır.
Hamileliğin sonuna geldikçe egzersiz ile geçirdiğiniz vakti en az seviyeye düşürmelisiniz. Ağır bir hamilelik geçiriyorsanız; egzersize bu ay itibariyle son verebilirsiniz. Kendinizi rahat hissediyorsanız bir süre daha hafif egzersizler yapmaya, kısa süreli olarak devam edebilirsiniz.
Hamileliğin 8. ayına geldiğinizde yapabileceğiniz en iyi egzersiz yürüyüştür. Bu ayda ve sonrasında yürüyüşün temposunu da düşürmeniz gerekmektedir.
Son haftalarda yapılan yürüyüşün doğumu kolaylaştırdığına dair inanışlar olsa da bazı anne adaylarında yürüyüşün böyle bir etkisi olmamaktadır. Doğumu kolaylaştıran hamile yogası eğitimlerine de katılabilirsiniz.
Hamileliğin sekizinci ayında egzersiz yapmanıza engel olabilecek pek çok nedeniniz olacaktır. Ağırlaşmayla birlikte anneler zorunlu olarak istirahata yönelebilirler. Bu haftalarda ve sonrasında vaktinizi dinlenerek geçirmeniz en doğrusudur çünkü doğum ve doğum sonrası süreç zaten fazlasıyla yorucu geçecektir.
Rahim ağzı açıklılığı olan, plasenta previa olan, sebepsiz kanaması olan, çoğul gebelik yaşayan annelere egzersiz yapmak bu ay itibarıyla yasaktır. Bu konuda kesinlikle doktorunuzun önerilerini dinlemelisiniz.
Hamileliğin son aylarında annenin fiziki olarak ağırlaşmış olması, doğum kaygılarının en üst seviyeye ulaşmış olması gibi nedenlerle cinsellik çoğu zaman geri plana itilmektedir. Bu konuda anne adayı kesinlikle kendini zorlamamalı; doktor yasak koymamışsa bile cinselliğe doğum sonrasına kadar son vermelidir.
Kendilerini rahat hisseden, gebeliğinde veya bebeğinde sorun olmayan anne adayları gebeliğin son ayına girene kadar cinsel ilişkiye devam edebilirler. Ancak ilişki sırasında eşlerin çok anlayışlı ve dikkatli olması gerekmektedir. Anne adaylarının bu süreçte ilişki sırasında canları daha fazla acıyabilir ya da korkuları ön plana geçtiği için kasılabilirler. Böyle durumlarda ilişki denemesine derhal son verilmelidir.
Annenin kaygılı durumunda, annenin kendisini kasması halinde, erken doğum riskinin oluşmasında, plasenta previa varlığında, sebepsiz kanama olması halinde, rahim ağzında açıklık görülmesi durumunda cinsel ilişki doktor tarafından kesin olarak yasaklanacaktır.
Hamileliğin bu ayına girdikten sonra artık haftada iki gebelik izlemine çağrılabilirsiniz. İzlemde tansiyon ve ödem kontrolü standart olduğu gibi ultrason ile bebeğin takibi de yapılmaktadır. Bebeğin erken doğması beklenen durumlarda muayene sıklığı haftada bir bile olabilir.
Doğumun erken yapılmasına neden olacak bir durum varsa doğum tarihi konuşulmuşsa; doğum öncesine yönelik annenin sağlığı hakkında fikir alabilmek için kan testi istenebilir. Bunun dışında annede bir rahatsızlık söz konusu değilse rutin bir kan testi bulunmamaktadır.
Hamileliğin sekizinci ayında iki haftada bir olmak üzere muhtemelen iki kez ultrason kontrolü yapılacaktır. Ultrason ile bebeğin kilosuna, boyuna bakıldıktan sonra plasenta kontrol edilir.
Amniyon sıvısının yeterliliğine bakılır ve bebeğin pozisyonu değerlendirilir. Bebeğin doğum için uygun pozisyonda olması bu haftalardan sonra önemlidir ama bebek hala yer değiştirebilecektir.
Çatı muayenesi aslında genellikle 37. haftadan sonra yapılmaktadır. Erken doğumun beklendiği zamanlarda, çoğul gebelik durumunda normal doğum düşünülüyorsa çatı muayenesi erken bir tarihte yapılabilir.
Çatı muayenesinde açıklık görülmesi halinde anne adayı kontrole daha sık çağrılacak ve annenin doğuma hazır olması adına doğum belirtilerini takip etmesi gerekecektir.
Hamileliğin sekizinci ayında annedeki değişimler kendilerince daha çok duygusal gibi hissedilse aslında fiziki olarak da ciddi değişiklikler söz konusudur.
Anne adaylarında bu haftalardan itibaren karnın aşağı düşmesi durumu görülebilir. Doğum yaklaştıkça tedirgin olan anne adayı, kalan süreyi kendini kasmadan, keyifli vakit geçireceği aktivitelerle geçirmelidir.
Anne adayları bu ay itibariyle yalancı doğum ağrıları hissedebilir. Yalancı doğum ağrıları ile gerçek doğum sancını ayırt edebilmek oldukça önemlidir. Bu ay içinde vajinal akıntılarda yoğunluk yaşanmaktadır. Gaz probleminde artış olduğundan ve baskı arttığından anne adayı nefes almakta, uyumakta artık iyice zorluk çekmeye başlamıştır.
Hamileliğin sekizinci ayı, doğuma bir adım daha yaklaşıldığından annelerin korkularının ön planda olduğu bir aydır. Bebeğin hareketlerini takip eden anneler, kısa süreli hareketsizliklerde bile bebeğine bir şey olacağına dair endişe yaşamaktadır. Bu sıkıntı ve stresli günlerin anneye ve bebeğe ciddi zararı olabilir. Evde keyif alınan aktivitelerle, huzurlu dakikalar geçirmeye çalışmak en doğrusudur.
Tedbirli olmayı seviyorsanız; erken doğum riskiniz varsa ya da çoğul gebelikten dolayı doğum tarihiniz çoktan belirlenmişse doğum için hazırlıklara başlayabilirsiniz. Doğuma hazırlığın en önemli detayı doğum yöntemine karar vermektir.
Kararınızın ardından buna göre doğum belirtileri konusunda fikir sahibi olmalısınız ki hazırlıklı olabilesiniz. Doğum vakti gelmeden hastanede kaldığınız süreçte en büyük yardımcınız olacak doğum çantanızı da mutlaka hazırda bulundurmalısınız.
Aksi gerekli olmadıkça önerilebilecek en sağlıklı doğum şekli normal doğumdur. Normal doğumun anne ve bebek için pek çok avantajı olacaktır.
Araştırmalarınızı yapıp kararınızı vermelisiniz ama gebeliğin gidişatına ya da bebeğin sağlığına bağlı olarak sezaryen doğum yapmak durumundaysanız; doktorunuzla tarih belirleyebilir ya da sancınız geldikten sonra spontane sezaryen doğum hakkında konuşabilirsiniz.
Normal doğuma karar verdiyseniz ya da sancınız, suyunuz gelince sezaryen olacaksanız; doğum belirtilerini iyi bilmelisiniz. Doğum sancısını ayırt edemeyeceğinizden kesinlikle endişe etmeyin.
Doğum sancısını net olarak fark edebilirsiniz. Sancılar yoğunlaştığında bıçak saplanır tarzda ve yoğun olup karnın geneline yayılmaya başlayacaktır. Ağrıyı büyük olasılıkla belinizde de hissedebilirsiniz. Kanama, suyun gelmesi doğumun en yayın diğer belirtilerindendir.
Doğum çantanızı hazırlarken nasıl doğum yapacağınız, hastanede ne kadar kalacağınız, hastanenin imkanları göz önünde tutulmalıdır. Çanta hazırlarken tedbirli olmalısınız ama aşırıya kaçmamalısınız. Öncelikle emzirmeye odaklanarak çantanızı biberon, emzik, mama gibi gereksiz malzemelerle doldurmamalısınız.
Kendiniz için iki takım pijama, iç çamaşırı, terlik; bebek için üç zıbın takımı, çorap, battaniye yeterli olacaktır. Doğumunuzun mevsimine göre de ek malzemelere gerek duyabilirsiniz.
Hamileliğin sekizinci ayı 31 ila 35. gebelik haftaları arasında geçen süreyi kapsamaktadır. Bu süreçte bebek hızla kilo almakta ve dış dünyaya kendini hazırlamaya odaklamıştır. Sekizinci ay içinde dünyaya gelen bebekler çok yüksek ihtimale hayatta kalabilmektedir.
Gebeliğin 31. haftasında bebeğin boyu 45 cm civarına ulaşmıştır. Kilosu ile bebeğin yapısına göre değişmekle birlikte 1500 ila 1600 gram arasındadır. Bebek bu dönemde hala hareket edebilecek yeterli alana sahip olduğundan fazlasıyla hareketlidir ve taklalar atabilir.
Bebeğin dış dünyada hayatta kalmasına önemli etkileri olan karaciğer ve akciğer gelişimleri hemen hemen tamamlanmıştır ama hale gelişme devam etmektedir. Bebekler bu haftalardan sonra böbreklerin aktif olmaya başlamasıyla birlikte idrarlarını içinde bulundukları sıvının içine yaparlar. İdrar yaptıkları bu suyu aynı zamanda yutmalarına karşın idrarları tamamen saf olduğundan zararlı maddeler içermemektedir.
Gebeliğin 32. haftasının gelmesiyle birlikte bebeğin boyu 46 cm’e ulaşmıştır. Hızla kilo alan bebek bu hafta ortalama 1750 kilogramdır. Bebek kilo alıp uzadıkça rahimdeki yeri giderek daralmaktadır. Bu daralmayla beraber bebeğin hareketlerinde ciddi bir azalma olabilir. Endişe etmeden önce bebeğinizden hareket almak için su içmeyi ya da şekerli bir şeyler yiyip dinlenmeyi deneyin.
Bebeğin beyin gelişimi hızından bir şey kaybetmeden hala devam etmektedir. Suyun içindeki cildi hala kırışıktır ama kırışıklıklar giderek azalmaktadır. Böylece cilt yavaş yavaş pürüzsüz ve yumuşacık olmaya başlar.
Bebeğin saçları, kaşları, kirpikleri, el ve ayak tırnakları oluşumlarını tamamlamış ve son halini almıştır. Bu aşamadan sonra bu oluşumlar uzamaya, büyümeye hızla devam edecektir.
Haftanın sonunda bebeğin boyu ortalama 47 cm’e ulaşmış olacaktır. Kilosu ise ortalama 1900 gram civarlarındadır. Bebek bu haftadan sonra daha hızlı kilo almakta ve yerinde iyice sıkışmaya başlamaktadır. Hareketlerinin de kısıtlanmasıyla birlikte bebek günün büyük çoğunluğunu uyuyarak geçirir.
Bu hafta bebeğin kemikleri de sertleşmiş ve son halini almıştır. Sadece başındaki kemikler tam anlamıyla birbirine kaynamamıştır. Bunun en önemli nedeni bebeğin doğum sırasında kanaldan rahatlıkla ve beyin dokusu zarar görmeden geçmesini sağlamaktır. Beynin devam ettiği erişkinlik dönemine kadar bu kadar kaynayıp sertleşmeyecektir.
Bebeğin akciğerleri artık yeteri kadar olgunlaşmıştır. Bebek dünyaya gelse bile büyük olasılıkla kendi kendine nefes alabilecek durumdadır. Bebeğiniz bu haftalarda dizlerinde ve dirseklerinden kendini bükmüş olarak ve bacaklarıyla kollarını çapraz şekilde önünde toplayarak durmaktadır. Çenesi ise göğsüne yaslanmıştır ki ancak bu pozisyonda yerine sığabilmektedir.
Gebeliğin 34. haftasıyla birlikte bebek yaklaşık olarak 2200 kilograma ulaşmış durumdadır. Boyu ise ortalama 48 cm civarında olup 1-2 cm’lik oynamalar görülebilir. Bebeklerin doğum pozisyonunu genelde bu hafta içinde aldığı düşünülmektedir. Pek çok bebek bu hafta baş aşağı pozisyona gelerek doğuma hazırlanır ama bebeğiniz ters duruyorsa şimdiden panik olmanıza gerek yok biraz daha vakit olacaktır. Bebeğin içinde bulunduğu amniyotik sıvı her 3 saate bir yenilenmektedir.
Uyku saatleri bile düzenli olan bebeğin artık bağışıklık sistemi gelişmeye başlamıştır. Plasentanızdan salgılanan hormonlar sayesinde göğüslerdeki süt aktif hale gelebilir. Bebeğin tüm vücudunu kaplayan lanugo tüyleri yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştır.
Gebeliğin bu haftasında akciğerler gelişimini tamamlamıştır ve solunum sıkıntısı ihtimali tamamen ortadan kalkar. Bu haftadan sonra doğan bebekler çok nadir olarak akciğere bağlı sıkıntılar yaşamaktadır.
Bu hafta sonunda bebek 49 cm boya ve 2400 civarında kiloya ulaşmıştır. Bebeğin fiziki yapısı net olarak oluşmuştur ve bu haftadan sonra artık kilo almaya yoğunlaşacaktır. Yağ dokusu arttıkça bebeğin cildi de düzelmeye başlayacaktır.
Giderek tombullaşan ve hatları yuvarlaklaşan bebek, yağ depolamaya omuzlar hizasından başlamaktadır. İrileşen ve doğum pozisyonu alan bebeğin baş kısmı karnın alt bölgesinde hissedilebilir. Bebeğin karaciğeri, işlevini görecek kadar gelişmiştir ve dış dünyaya hazırdır.
Selam bendede 3 tane başarisiz tup bebek denemesi oldu. 4cu denememi serum tedavisi ile yapicam. Rabbim hepimizin yardimcisi olsun. Her kes sevinsin. Ovlatsiz ev kalmasin. Amin