TSSB olarak da bilinen travma sonrası stres bozukluğu, genellikle ölüm ve cinsel istismar içeren anılar sonrasında ortaya çıkar. Asker ve polislerde sıklıkla görülen TSSB’nin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, belirtileri, teşhisi ve tedavisi konularını sizin için detaylı olarak inceledik.
Bireyde; hayatını alt üst edecek ölüm ya da ölüm tehdidi, ani bir kaza, şok durumu yaşaması sonucunda ortaya çıkan travma hastalığına, travma sonrası stres bozukluğu adı verilir. Birçok kişi için şok durumları, gelip geçicidir. Zamanla tüm sorunlar atlatılır. Ancak bazıları için durum biraz daha farklıdır. Yaşanılan şok olayını, aylar belki de yıllarca üzerlerinden atamazlar. Bunun belli başlı nedenleri olmakla birlikte sonrasında hastalık baş gösterir. Travma sonrası stres bozukluğu adı verilen hastalığın tedavisi mümkündür.
Kişinin psikolojik olarak travma yaşaması için savaş, fiziki saldırı, cinsel saldırı, ciddi kazalar ya da sevdiği birine zarar verilmesi yeterlidir. Tüm bunlar yaşandıktan sonra unutulmuyorsa, uzun süre tekrar tekrar aynı şeyi yaşayıp atlatamama durumu söz konusuysa kalıcı sorunlar ortaya çıkmaktadır.
İçerik
Travma sonrası stres bozukluğu için en genel ifade şudur: Travmatik olayların ardından süre gelen psikiyatrik rahatsızlıktır. Travmanın hemen arkasından hemen hemen herkeste aynı belirtiler baş gösterir. Ağlama nöbetleri, donup kalma, susma, yeme içmeden kesilme ve kâbus görme bunlardan yalnızca birkaçıdır.
Bir grup, verilecek tepkileri belli sürede verir ve kendine gelir. Diğer bir grup ise yaşananların ardından stres bozukluğu rahatsızlığına yakalanır.
Travma yaşandıktan sonra bireyler, belli aşamaları atlatırlar. Bu aşamalarda takılı kalanlar ise stres bozukluğu hastalığına yakalanırlar. İlk aşama; bireyin şok anını tekrar tekrar yaşamasıdır. Yani kişinin şoku yaşadığı anda gördüğü, duyduğu, hissettiği ne varsa her an yeniden canlanmaktadır. Eğer hasta, bu noktada asılı kalırsa hastalığın ilk basamağında takılı kalmış demektir. Sürecin doğal sonucu olarak kalp ritminde değişiklikler, terlemeler zaman zaman kusmalar görülebilir.
İkinci aşama; bireyin sosyal hayattan uzaklaşmaya başlamasına neden olur. Bu aşamada hasta daha çok kendi dünyasında yaşadığı şoka çareler üretmeye koyulur. Devamlı yaşadığı geri dönüşleri dindirmek için yalnız kalmaya çalışır.
İkinci aşamanın en doğal sonucu kişinin eskisi gibi enerjik olmayışıdır. Ne neşe ne de kaygı belirtisi taşımaz. Dışarıya karşı tamamen tepkisizdir.
Üçüncü aşamada; birey her an tetikte devamlı gergin ve tedirgin bir haldedir. Bu nedenle bu noktaya gelinmeden muhakkak doktora gidilmesi gerekir. Devamlı öfke nöbetleri, ağlamalar, kendine ya da bir başkasına zarar verme gibi davranışlara girebilir. Üçüncü aşamaya gelen birey, madde bağımlılığına kapılabilir. Bunun yanında en tehlikelisi de intihar düşüncesine olumlu bakması olacaktır.
Travma yaşadıktan sonra bireyin gösterdiği belirtiler farklılık taşıyabilir ancak hemen herkeste aynı tepkiler ortaya çıkacaktır.
Olay yaşandıktan bir süre sonra herkes normale dönmüşken birey hala ağlama nöbetleri geçiriyorsa aklınıza şüphe düşmelidir. Bununla birlikte hemen uyku düzenini kontrol etmeye başlamalısınız. Kesik kesik ve kâbus görülen uykular söz konusuysa doktora muhakkak göstermelisiniz.
Konsantrasyonda sorun, tedirginlik, aşırı alınganlık, yalnız kalma isteği, aniden sinirlenmek, ufak seslerde bile irkilmek travma sonrası stres bozukluğunun belirtileridir.
Travma sonrası stres bozukluğu hastalığına teşhisi koyan kişi, psikiyatridir. Kendiniz, yaşanan bu zor hastalık için fikir yürütmemelisiniz. Teşhis için doktorun izleme ve inceleme basamaklarına uymaya özen göstermelisiniz. Diğer ruhsal hastalıklardan ayırt etmek ve hastalığın stres bozukluğu olduğuna kanaat getirmek için hastanın doktorla görüşmesi şarttır.
Doktorlar, bu süreçte teşhis koyarken belli tahliller, incelemeler ve testler yapar. Sonrasında gerekirse birkaç doktor bir arada teşhis koyar.
Stres Bozukluğuna Teşhis Koymak İçin En Uygun Zaman Nedir?
Travmayı yaşayan birey, daha sonra olağanüstü tepkiler göstermeye başlar. Bu süreci yakından takip edenler, kişinin hastalık sürecinin şahitleridir. En sağlıklı görebilen kişi, dışardan bakan kişidir. Dışarıdan bakan uzman olarak psikiyatriye muhakkak gidilmelidir. Hasta, doktora gidip teşhis konulduğunda iyileşmeye bir adım daha yaklaşacaktır.
Travma sonrası stres bozukluğu için en uygun teşhis zamanı 3 aydır. Şok yaşandıktan sonra 3 ay, kişinin tepkileri ve tutumları gözlem altında tutulmalıdır.
Kişiler, travma yaşadıktan sonra kesinlikle hasta olurlar gibi bir ifade kullanılamaz. Çünkü hasta olmadan şoku atlatan kişi sayısı daha fazladır. Bununla beraber travmada bulunan bazı özellikler bireyleri hasta etmeye yetecek güce sahiptir.
Olayın şiddet derecesinin fazla olması, kişinin hasta olmasına neden olan ilk etmendir. Ne kadar ağır yaşanırsa o kadar zor atlatılır.
Hastalığın şiddetini arttıran etmenlerden bir diğeri de algılanan tehdit dozudur. Birey, yaşam ve ölüm gibi iki uç noktada ölüme ne kadar yakın hissederse hastalığı o kadar yakın taşır. Çevresindekiler öldükten sonra kendi de ölecekmiş hissine kapılırsa sonrasında stres bozukluğu gözlemlenmesi normaldir.
Kişiyi hasta eden etmenlerden sonuncusu ise daha önce asla bu şekilde bir şokla karşılaşmamış olmasıdır. Birey, yaşadığı sıkıntıya benzer bir duruma girmemişse sonrasında toparlanması zor olacaktır.
Yaşanan travmanın ardından stres bozukluğu yaşayan hastaların ortak noktası, kişisel yatkınlıktır. Bireylerde psikolojik yatkınlığın olması, hastalığa daha rahat yakalanmalarına neden olmaktadır. Kişisel yatkınlık ile kastedilen daha önce psikolojik rahatsızlık yaşanması durumudur. Birey panik atak ya da depresyon gibi hastalıklar yaşadıysa travma sonrasında stres bozukluğu da yaşayabilir.
Stres bozukluğu yaşayan kişiler incelendiğinde dikkat çeken bir diğer nokta ise genetik yatkınlıktır. Yani hastaların ailelerinde var olan bazı psikolojik rahatsızlıklar, bireyde stres bozukluğu yaşama ihtimalini arttırabilmektedir.
Travma sonrası için kullanılan tedavi yöntemlerinden ilki, psikoterapi tekniğidir. Yalnız psikoterapi tekniği, grupla yapılanlara nazaran çok daha faydalı olacaktır. Bunun yanında kişinin iç dünyasını anlayabilmek için de psikoterapi uygulaması yapılır.
Travma sonrası stres bozukluğu için kişilere uygulanan tedavi yöntemlerinden bir diğeri ilaçlardır. İlaç tedavisi, psikoterapi ile birlikte uygulandığında çok daha başarılı olacaktır.
Tedavi sürecinde hem hasta yakınları hem de doktor çok önemlidir. Aile kadar doktor da durumu ciddiye almalı, gereken yakınlığı ve özeni göstermelidir.
Travmayı yaşayan kişi, hastalığa yakalandıktan sonra ilaç tedavisi görmeye başlar. Psikiyatri gereken antidepresanı verecektir. Siz kendiniz asla kafanıza göre ilaç kullanmamalısınız.
İlaç tedavisinde hemen etki görmeniz mümkün değildir. Yaklaşık 3 hafta beklemelisiniz. Kullandığınız ilaçlar, 4 hafta sonra hala yeterli gelmediyse doz arttırma ya da başka bir ilaca geçme gibi seçenekleri doktorunuzla görüşmelisiniz.
Gözle görülür bir düzelme ortaya çıktığında, ilaçları kafanıza göre bırakmamalısınız. Doktorlar, bu süreci rahat atlatmanıza yardımcı olacaktır.
Antidepresanların yan etkileri hakkında tüm detayları öğrenmelisiniz. Anormal bir durum ortaya çıktığında psikiyatristinize bundan muhakkak söz etmelisiniz.
Psikoterapinin temel amacı, kişinin travma sonrası stres bozukluğu sürecini rahat atlatmasını sağlamaktır. Yeterli yakınlık ve samimiyet kurulduğunda hasta, kendini daha iyi ifade edebilmektedir.
Tedavi sürecine, hastanın ailesinin katılması ekstra önemlidir. Çünkü hastaya destek olabilmeleri ve onunla aynı duyguları paylaşmaları iyi hissettirecektir. Psikoterapi hastanın travma ile karşı karşıya kalıp bununla baş edebilmesi için gerekli teknikleri içerir.
Bir psikoterapi tekniği olan EMDR, TSSB için en iyi sonuç veren tedavi yöntemleri arasında yer almaktadır. EMDR tekniğine başlarken, öncelikle terapist tarafından hastanın güvenli oda tanımlaması sağlanmaktadır. Ardından, hastalığa neden olmuş olan anı defalarca kez konuşulur. Bu esnada titreşim ve göz hareketlerinin de uyumu ile anının, kişide etkisi göstermesinin önüne geçilmektedir. Genellikle ilk 3 seansta kişiler ciddi anlamda iyileşme gösterse de 10 seansa kadar uzaması mümkündür.
Eşim zamanında bu travmayı yaşadı. O kadar zordu ki. Sevdiklerinin desteği çok önemli bu süreçte. Tabi profesyonel destek de şart.